Yakın bir arkadaşı Johann Strauss’a bütün dünyayı fetheden o eşsiz güzellikteki ezgilerini nasıl olup da kolayca bulduğunu sorar. Strauss gülerek yanıt verir:

-Bu ezgiler bana üç şekilde gelir azizim: Ormanda kuş cıvıltıları arasında dolaşırken, bakarım ki, hafif tatlı bir rüzgar, bir demet rengarenk çiçeğin küçücük goncalarını zarif bir vals temposunda oraya buraya savuruyor, alırım elime duran kağıdı kalemi ve derhal bestelerim. Baktım ki, önümde duran bomboş nota kağıdı adeta yalvaran bir edayla beni davet ediyor, o zaman parmaklarımda bir kaşınma olur, derhal oturur bestelerim. Şimdi geldik en önemlisine. Baktım ki, para cüzdanımda müthiş bir cezir hüküm sürüyor, işte en güzel yapıtlarım o zaman doğar.